15 Aralık 2016 Perşembe

NEDEN GÜNLÜK ÇALIŞMALARIMIZI (İBADETİMİZİ) AKSATMAMALIYIZ?



Eskiden ibadet Allah için yapılır sanıyordum. Ne küçük bir düşünce! Herşeyi yaratan muhteşem kudretin benim küçücük yarımyamalak "ibadet" diye adlandırılan çalışmalarıma ihtiyacı mı var yani? Bu tür bir düşünce uyanmamış, dar kalıplı, korku dolu bir zihnin eseridir. Düşünsenize yaradan uzaktan izliyor bizi, kimin ne kadar ibadet ettiğini not ediyor, ona göre cennetine ya da cehennemine kabul ediyor. Kusura bakmayın ama bu tür bir inanç yaradanı en dar görüşlü insandan bile daha bencil ve hırslı yapıyor. Sizce bu mümkün müdür? Alemlerin yaratıcısı benim iki rekat kıldığım namaza, nefes egzersizlerime, kaç dua bildiğime ya da düzenli meditasyon yapıp yapmadığıma mı bakmaktadır? Eğer öyleyse başımız cidden dertte demektir çünkü hep birlikte sınıfta kaldık!;)
Bir kere benim düşünceme göre ibadet nedir dilim döndüğünce anlatayım. Yaradan çok büyük bir kudret ve değerli bir hazinedir. Ondan başka hiçbirşey yoktur yani biz de yaratılanlar olarak onun içindeyiz. Dolayısıyla hamurumuz o ve hamurdan başka da birşey yok! Kuranda "ben değerli bir hazineydim bilinmek istedim" demesi bence bundandır. Bizi kendi hamurundan yaratmış ve kendi kendini bizim vasıtamızla deneyimlemektedir. Bu durumda bizler o muhteşem kudreti fark etmek üzere bir yoldayız. Tekamül etmek yaradanı fark etme yoludur. Ne kadar bilincimiz açılırsa, farkındalığımız da o kadar artacak, yaradanı anlama yeteneğimiz ve içimizdeki yaradana ulaşma aşkı çoğalacaktır. Bunun da tek bir yolu vardır "günlük çalışma yapmak" yani "ibadet".
Dikkat edin doğru bir şekilde namaz kılan bir teyzeciğe nur yüzlü denir. Neden? Çünkü yaptığı çalışmalar, ibadetler adına her ne diyorsanız içindeki ışık ( nur ) seviyesini arttırmakta, dolayısıyla bilincini açmakta, yaradanın içine dolmasını sağlamaktadır. Ne kadar adanmışlıkla çalışma yapılırsa, o kadar nur seviyesinde artış olur. Nur ışık demektir. Yaratım enerjimiz ışıktır. Bir ışık varlıklarıyız. Ne kadar ışık içimizde artar o kadar, sevgi, şefkat, aşk, merhamet dolu oluruz. Ne kadar ışık seviyesi azalır o kadar korku, nefret, kıskançlık dolu oluruz. İşte günlük yapılan bu çalışmalar sadece ve sadece ışığı arttırmak üzerinedir. Anlaşılacağı üzere ibadet Allah için yapılan bir çalışma değil, kendimiz için yapılan bir çalışmadır!
Nefes olsun, meditasyon olsun, namaz olsun, yoga olsun, oruç olsun, sema olsun, dua olsun, tüm çalışmalar içimizdeki nurun çoğalmasını sağlar. Her din ve öğretide günlük yapmamız gereken çalışmalar sıralanmıştır. Yoganın namazdan çok farklı olduğunu, duaların tüm dinlerde ortaklık göstermediğini, yine tüm dinlerde orucun öneminin altının çizilmediğini kim söyleyebilir?
Oruç örneğin ikinci beyin denilen sindirim sistemini rahatlatıp, oraya harcanan enerjinin bilince akması için tasarlanmıştır. O nedenle dervişler kendilerini bilme yolculuklarında çok az beslenir, genelde oruç tutarlar. Namaz ve yoga beden farkındalığında yapılan hareketlerle ve çakralar vasıtasıyla içine bol miktarda enerji ve ışık almak için tasarlanmıştır. Namazda bir de buna dualar eklendiğinden açılımları çok büyüktür. Günde beş kere olması boşuna değildir. Ayrıca secde meditasyon da içerir. Sema keza ciddi bir meditasyondur. Yani zihni aşma hali, yapmama sadece olma hali. Bu hal tüm vücudun çok ciddi bir miktarda burda dolmasını sağladığı gibi, kollektif zihine bağlanıldığından ciddi farkındalıkların bünyeye akmasına, bilincin açılıp birliğe varılmasına hizmet eder. Nefes için zaten söyleyecek birşeyim yok. Okuduğum bir yazı çok güzel ifade ediyordu. Diyordu ki " Duygularımız nefesimize bağlıdır. Korku dolu, endişeli olduğumuzda kesik kesik nefes alırız örneğin ya da nefesimizi tutarız. Rahat ve huzurluyken derin ve sakin nefesler alırız. Bu durumda nefes alip verişimizi düzenlersek duygu durumumuzu da değiştirebiliriz. Derin ve sakin nefesler alarak huzuru yakalayabilriz örneğin."
Bu anlatım bana çok mantıklı gelmişti. Şimdi endişeye girdiğimde hep nefesime bakarım, düzensizse değiştiririm. Bazı nefes teknikleri var travmaları çözmek için kullanılıyor, bazısı rahatlamak için. Nefes yaşam kaynağımız. Maksimum kaç dakika nefessiz kalabiliriz bir düşünün. Ancak kaçımız doğru nefes alıyor?
Uzun lafın kısası tüm bu bahsettiğim "ibadet" diye adlandırabileceğimiz teknikler, bizim dünya üzerinde, bedenimizin içinde mutlu, huzurlu, sakin ve sevgi dolu olmamız için tasarlanmıştır. Günlük olarak uygulanması şarttır! Hangisini yaptığımızın bir önemi yoktur, bize uyan bir ya da bir kaçını uygulayarak hayatımızda çok ciddi dönüşümler sağlayabiliriz.
Ben örneğin sabahlarıma duşla başlarım. Duşun ışık olduğunu, içimi dışımı yıkadığını imgelerim. Daha sonra söylediğim bir mantram var. Nefes ve meditasyon yapıyorum. Vaktim olursa dans ederim. Yalnız bu dans koreografisiz içimden aktığı gibi olur, medidatif bir şekilde. Zihinsiz kalmak amacıyla yaparım. Siz dönedebilirsiniz. Bir de çalışmalarıma becerebilirsem sabah namazını eklemek istiyorum. Erken saat bu tür çalışmalar için ideal. Bedenimi de arındırmaya çalışıyorum. Detokslar ve beslenme düzenindeki değişiklikler mucizeler yaratıyor güvenin bana. Ruh, zihin, beden bir bütün ya, bir noktada değişiklik yapmak hepsine yayılmasını sağlıyor.
Peki benim hayatımda ne gibi değişikliklere neden oldu?
Çok daha huzurluyum bir kere. Yapılan şeyleri daha az kişisel algılıyorum. Daha az kin ve öfke duyuyorum. Gelen olaylar karşısında paniğim azalıyor. Neşe ve coşkum, yeni şeyler yapma arzum, yaşama sevincim ve yaşama olan bağlılığım gün be gün artıyor. Ha hiç mi düşüş yaşamıyorum? Yooo gayet de yaşıyorum. Bu bir kaç gündür enerjim ve motivasyonum bayağı düşüktü mesela. Şöyle bir baktım ne eksik diye. Bir kere yola gittim, düzenim bozuldu. Hergün yaptığın çalışmalarımı aksattım. Yeme düzenim değişti. Bedensel olarak çok yoruldum ve adet öncesi dönemdeyim, hormonlarım inişli çıkışlı. Bu durumda bu gün kendime pijamalarımı dahi çıkartmadan dinlenme izni verdim. Nefes çalıştım bol bol. Ve olanı kabul ettim, hüznümü, enerjisizliğimi kabul ettim. Bu, başkalarına saldırma isteğimi azaltıyor:))))
Diyeceğim o ki; kendinizi sürekli gözlemleyin, bir çocuk pışpışlar gibi ihtiyacı olanı kendinize verin. Hoşunuza giden günlük bir çalışma benimseyin ve günlük olarak aksatmadan mutlaka yapın. Ee Banu hep mi yapacağız diyebilirsiniz? Sanırım burada olduğumuz sürece çalışmaların şekil ve nitelikleri değişmek suretiyle hep yapacağız. Hocam şöyle birşey söyle demişti bir keresinde : "Kendinizi bir pil gibi düşünün. Gün içerisinde oradan oraya koşturuyor, enerjinizi yani pilinizi tüketiyorsunuz. Şarj olmanız gerekiyor. İşte bu çalışmalar kaynağa bağlanıp şarj olmanızı sağlar!" Ne harika bir anlatım değil mi? Zamanım yok diyenlere de bir çift sözüm var. Nefes çalışmam sadece sekiz dakika sürüyor.
Size en uygun çalışmayı bulup hayatınıza entegre etmenizi diliyorum. Ve ayrıca harika bir gün olsun ( Fotoğraf instagram @kubilay_djfpunto olan sanatçıya aittir)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder