2 Ocak 2017 Pazartesi

BİLİNÇLİ OLARAK KEYFİ VE KENDİNİ YÜKSELTMEYİ SEÇMEK

BİLİNÇLİ OLARAK KENDİNİ YÜKSELTMEYİ KEYİFLİ OLMAYI SEÇMEK 

Sakin sakin uyanmıştım. Ay yok anacım resmen bir o yandan bir bu yandan dürtüldüm ve maalesef öfkeye yenildim. 

Genelde ne oluyor diye bir durup bakarım fakat bakmaya pek fırsatım olmadı gün içerisinde. Bakmaya fırsatım olmayıp görmezden gelince de kötü giden şeylerin habercisi olan mide asidim arttı da arttı. Yıllar içerisinde bir köpek gibi eğittim kendisini:) Bir şey yolunda gitmiyorsa ve ben görmezden gelmeyi seçiyorsam hemen sinyallerini gönderir. Burada midemin nasıl bir yöntemle beni dürttüğünü anlatarak ağız tadınızı bozmak istemiyorum lakin öyle ciddi bir dürtme şekli var ki keratanın, görmezden geldiğim neyse gözüme soku soku verir ve ben mecbur o noktaya bakarım.

Eskiden de bol bol rahatsızlık verirdi fakat ben nedenini anlamaz, yediklerime bağlar, habire yiyip yiyemeyeceğim yemekler konusunda muhakeme yapardım. Neyse ki şimdi onun dilinden anlıyorum. "Banu" "hı efendim?" "ben ekşiyorum, sana ciddi rahatsızlık veriyorum, nefes alamaz oluyorsun farkındasın değil mi? "evet fena halde farkındayım!" O zaman neye öfkelendin ya da üzüldün bir bakıver!" "tamam mesaj alındı patron"

Uzun süredir bu kadar kendini göstermemişti. Yalnız kalınca olanları bir bir gözden geçirdim. "Gerçekten olan neydi?" diye sordum kendime "ben neye bu kadar çok öfkelendim?"

Olayı kısaca özetleyim. Bir konuşma sırasında sosyal medyada doğruluğu kanıtlanmamış haberlerin paylaşılmasının öfkeyi ve kutuplaşmayı arttırdığı fikrini öne sürdüğümde, islamcı kafaya (öyle tanımladılar) tepkimi göstermediğim ve hayal aleminde yaşadığım gerekçesiyle bir kaç kişinin sözlü saldırısına uğradım. Cevap yazmak istedim ancak yanlış anlaşılacağımdan emin olduğumdan yazmadım, birkaç toparlayıcı cümle yazdım fakat tam istediğim şeyi dışarı çıkaramadığımdan geldi mideme oturdu bahsettiğim üzere. Sakin bir an bulunca "bana neler oldu? diye sorunca içime ( her şeyi bilen yanıma) cevap şöyle geldi: Kendi gerçegini ifade edemedin, alttan almak zorunda kaldın, ezik olmak seni rahatsız etti. Haydaaa!!! Altı üstü ufak bir olaydı altında buz dağı varmış meğer. 

Yazdıklarıma bakmak için telefonu elime bir kez daha aldım, baktım hakkaten fikirlerimi yazmaktan korkmuş muyum, ezik mi kalmışım diye? Yoo gayet de güzel bir dille anlatmışım derdimi. Demek ki bu yine çocukluğumda bir yerlere dayanıyor. Hoop birden zaman tünelinde çocukluğuma gittim. Babannem benim için "vur kafasına al ekmeğini" diyor. "Bu hakkını savunamaz" diyor. Bir yandan da beni aşırı "hanımefendi!" yetiştiriyor ve ben "hanımefendi!" kişiliğimle aldığım onay ve övgüleri kaybetmemek adına hep alttan alıyor, cici kızı oynuyor, kendi gerçeğimi ifade etmiyorum. Babanneme, en çok da kendime kızgınım. Bu durumu hatırlatacak her şey beni öfkelediriyor. Hala "ezik değilim ben içimi bir görseniz" diye haykıran hanımefendi maskesi takmış zavallı bir çocuğum ben.

Sebebi bulunca midem aniden sinyal göndermeyi kesiverdi. Hemen kısa bir enerjetik salıverme çalışması yaptım ( bir sonraki yazıda paylaşacağım). Sıra kendimi yükseltmeye gelmişti. Tüm gün ara ara hissettiğim öfke beni yormuştu. Bir de eve gelince kızımın ders çalışmamaktaki ısrarına aşırı yüksek bir tepki vermiştim ki bu enerjimi iyice düşürmüştü. 

Sonra bilinçli bir seçim yaptım. Mutluluk seçimi! Kızıma nasıl çalışılacağı konusunda triklerim olduğunu, isterse bu triklerden bir kaçını ona gösterebileceğimi söyledim. Seve seve kabul etti. Sonra o yanıma gelene kadar sofrayı donattım. Gerçek anlamda donatmak şaka değil!:) 

Fırına bir yemek attım ve yılbaşından kalan bir sürü meze vardı hepsini masaya koydum. Sonra sevinçle baktım ne güzel yemeklerimiz var diye. Kızımı düşündüm sonra, evet ders notları düşmüştü ve fakat sağlıklı ve neşeliydi. İleride çok sevdiği mesleğini icra ederken bunlara gülüp geçecektik. Şimdi onunla bu harika sofraya oturacak sohbet ede ede yemeğimizi yiyecektik. Daha büyük bir huzur olabilir miydi? Bir an zihnime ülkenin durumu ve yaşanan olaylar geldi. Tam yine umutsuzluğa kapılacakken "dur bakalım, yarın ola hayrola. Bunlar dünyadaki büyük dönüşümden önceki kaos, bu da geçecek ve biz insanoğlu gerçekten sevmeyi, paylaşmayı ve hoşgörüyü eninde sonunda öğreneceğiz. Yaratanın bir bildiği var belli ki" diye aklımdan geçirdim. Bunu düşünmek de beni umutsuzluk çukurundan çıkardı.

"Efendim Polyannacılık mı oynuyorum?" Durun bir bakalım hakkaten öyle mi? 

Kızımın notlarının kötülemiş olması bir gerçek. Sağlıklı, neşeli bir çocuk olması ve istediği her an notlarını yükseltebilecek kapasitede olması da bir gerçek ama!

Ülkenin durumunun kaotik ve acılı olması, kötüye gitmesi bir gerçek. Dünya tarihindeki değişim ve dönüşümlerin hep yıkımların ve kaosun ardından gelmesi de bir gerçek ama!

Bu durumda ben yalanlara mı inanıyorum? Yoo gayet bilinçli olarak kendimi yükseltecek ve keyif verecek fikirleri zihnime ekiyorum. Peki bunu neden yapıyorum? Çünkü sırrı biliyorum. Sır şu: Zihnine hangi düşünceyi ekersen o senin gerçekliğin olur!

Bilinçli olarak huzuru, keyfi, neşeyi ve coşkuyu seçtiğiniz bir akşam diliyorum size de. Kendinizi bildiniz bileli tam tersini yaptınız ve size "kalıcı mutsuzluk"tan başka bir şey getirmedi. Bu kez de farklı bir şey yapın. Sürekli aynı şeyi yapıp farklı sonuç beklemek delilik biliyorsunuz. Hadi kalın sağlıcakla...☺️