16 Mart 2010 Salı

EL SALLA BİZE AYDEDE’NİN YANINDAN

14 Ekim 2003. Gelmesi gerekiyor ama bir türlü gelmedi. Tam 10 gündür onu bekliyoruz. Doktor ayın 4’ünü muhtemel doğum tarihi olarak belirlemişti ama hala bir belirti yok. Meraklı telefonlardan çok sıkıldım. Arayanlara vazgeçmiş doğurmayacakmış dedirtiyorum. Sanki doğurup doğurmamak benim elimdeymiş ya da bu kadar gecikmesi benim suçummuş gibi...
Gece saatlerinde düzenli aralıklarla hafif sancılar başlıyor. Ben de dahil kimse inanmıyor geleceğine. Ağrılar arttıkça geleceğine ikna oluyoruz. 14 saatlik ciddi bir sabır ve güç sınavından sonra kanlı başını göğsüme koyuyorlar. O an tek istediğim şey biraz dinlenmek ama ne mümkün, besleyip ilgilenmemiz gerek. Artık çok büyük bir sorumluluğumuz var. Herşey onun etrafında dönüyor. Sen her saniye benim yanımdasın. Merak ediyorsun, ilgileniyorsun, baba oldun şaşkınsın.
Hergeçen gün yeni bir şeyle karşılaşıyoruz. Çok yorgunuz ama inanılmaz mutluyuz, bize gülücükler atıyor. İlk adımlarını gördüğümüzde ise iyiden iyiye büyüdüğüne inanıyoruz. İlk kelimeler ağzından döküldüğünde şaşkınız sanki hiç konuşmayacakmış gibi.
Bugün 3 yaşını doldurdu sevgilim. Hayatımda üstesinden gelmem gereken en üzücü günlerden biri, en mutlu günlerinden biri olması gerekirken. Herkes partinin nerde olacğaını soruyor. Kızımızın hastalığını bahane ederek gelecek haftaya ertelediğimizi söylüyorum. Sanki tam doğduğu gün yaparsam sensizliğimizi daha çok hissedecekmişiz gibi geliyor.
Sensizliğimi anlatmamı istiyorlar. Nasıl anlatayımki sensizliği, sana anlatırım diye biriktirdiğim hikayeleri, hergece yatağın yine sadece benim olan tarafında uyuduğumu, sadece iki kişi için yemek pişirdiğimi, artık gömlek ütülemediğimi, ağır koltukları kendim taşıdığımı, elektronik eşyalarla boğuştuğumu, akşamları birlikte uzandığımız koltukta sadece kendime yer bulamadığımı, arkadaşlarla artık yalnız buluştuğumu, kızımızın her kullandığı yeni sözcüğün senin yokluğunu hatırlattığını, birlikte olduğumuz fotoğrafların hiçbirini, geçmişte bir aile olduğumuzu hatırlattığı için, kaldıramadığımı, akşamları artık 7:30’da kapıyı çalmayışını ve hiçbir zaman da çalmayacak olduğunu nasıl anlatayım ki?
Sevgilim, kızımız çok akıllı bir çocuk oldu. Bazen bana annelik yaptığını düşünüyorum. Herşeyi hatta senin gidişini bile olgunlukla karşıladı. Aydedenin yanında olduğuna, ona el salladığına inanıyor, garip bir şekilde bu hayale ben de inanmaya başladım. Hergece aya bakmadan rahat edemiyorum, gördüğüm zaman içimi huzur kaplıyor.
El salla bize Aydede’nin yanından bugün sevgilim. Derin’le birlikte seni pencerenin önünde bekliyor olacağız.