15 Aralık 2016 Perşembe

8-9 sene önce hayatımın en zorlu dönemiydi. Ardı ardına kayıplar yaşamış, tutunacak bir dalım kalmamıştı. Huzurlu olmak, mutlu olmak istiyordum ama öncesinde duygularımın içimden akmasına izin vermem gerekiyordu. Ama nasıl? Küçükken beni en çok mutlu eden şeyleri sıralayım dedim. Çocukken mutlu ediyorsa şimdi de etmesi kaçınılmazdı. Eğer o zaman saatlerin nasıl geçtiğini anlamıyorsam, belki yetişkinken de anlamazdım. Düşünmeye koyuldum ancak bunun için fazla düşünmeme gerek kalmadı. DANStı benim aşkım. Kendimi bildim bileli dans ederdim, salonda, mutfakta, tuvalette. Tombalak bir kız çocuğu olmama rağmen oldukça esnektim. Fakat aşkım balerin olmama yetmedi tabii:) Saatlerce gözden uzak kendimce yaptığım hareketler meğer meditasyonmuş. Hiçbirşeyi düşünmeden, yapmaya çalışmadan sadece ve sadece "OLMA" hali. Yıllar sonra hatırlayınca tekrar aşkımı hayatıma sokarsam beni huzurlu kılar diye düşündüm. Verdiğim en anlamlı kararmış meğer. Senelerce içimde biriktirdiğim acıyı, öfkeyi, umutsuzluğu, kırgınlığı, aşkı, şefkati kah yere vuran ayaklarımla, kah kuğu gibi salınan kollarımla, kah keskin dönüşlerim, kah yavaş ve içli gitara eşliklerimle dışa vurdum. Dışa vurdukça aktı, dışa vurdukça iyileştim, dışa vurdukça içimdeki güzelliklerim çoğladı. Bugün 16 Kasım. Dünya Flamenko günü! Bir dansçı arkadaşım " Flamenko insan olsa sarılırdım" diyor. Al benden de o kadar! Dünya Flamenko günümüz kutlu olsun aşkım ❤️( Flamenko'ya ithafen)#dans#flamenco#flamenko#meditasyon#aşk

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder