15 Aralık 2016 Perşembe

KATILDIĞIM EĞİTİMLER DOĞRU EĞİTİMLER Mİ ÇALIŞTIĞIM HOCALAR DOĞRU REHBERLER Mİ NEREDEN BİLECEĞİM?

Bu konu özellikle son zamanlarda eğitim ve hoca enflasyonu yaşayan ülkemizde çok gündeme geliyor. Kişisel dönüşümle ilgilenen birkaç kişi toplandığında, ya da bir eğitime katılılınmışsa arada iki çift laf etmek için toplaşan grupların arasında şuna benzer konuşmalar havada uçuşuyor: "Ay artık kime elini atsan, manevi rehber, kime baksan hoca. Herkes şifacı kesildi başımıza. Hayır işin kötüsü eğitimleri de çok pahalıya yapıyorlar anacığım. Kimin iyi kimin kötü olduğu da belli değil. Para tuzağı çoğu. İki üç kitap okuyan hemen kendini şifacı sanıyor!"
Bu ve buna benzer konuşmalar duyduğumda gülümsüyorum ben:) Dalai Lama'nın bir sözü var, okumak bile umut veriyor. Diyor ki ; “Bu gezegenin daha fazla başarılı insanlara ihtiyacı yok. Bu gezegenin acilen barış kurucularına, şifacılara, yenilikçilere ve her türlü sevenlere ihtiyacı var.”
İşte tam da bu noktada iyi ki bir sürü şifacı ve manevi rehber ortada salınıyor diyorum.
"Ama Banu herkes pozitif enerji, olumla, sevgi, paylaşım ve aşkdan bahsediyor, ıyk içimize fenalık geldi".
"Paradan, nefretten, savaştan, açlıktan bahsettiler yüzyıllar boyu, biraz da aşktan bahsetsinler fena mı?!"
İşin gırgırı tabii, bu tür kelimeler çok sarf edildiğinde anlamını yitirdiği gibi, sinir bozucu da oluyor biliyorum. Sürekli pozitif tarafa yönlendirdiğinden, negatif kutupu da harekete geçiriyor farkındayım, ancak yine de farkındalığa dikkat çekiyor. Yalan yanlış olsa da insanı içine bakmaya yönlendiriyor mu yönlendiriyor, o zaman amacına ulaşıyor neticede.
Hocam Ayşegül "kötü de iyiye hizmet eder" derdi. Bu alanda çalışma yapan kötü örnekler olsa da sonuçta işaret ettiği yol doğru bir yol. Hem kötü ne ki? Neye göre kötü? Bir eğitim birine çok büyük faydalar sağlarken, diğerinde hiçbir açılıma neden olmuyor. Bir rehber biriyle çok uyumlu çalışırken, berikinde bir arpa yolu kaydedilmiyor. Netice de herkesin ihtiyacı, o anki ruhsal farkındalık seviyesi, deneyim arzusu birbirinden farklı. O nedenle benim şahsi fikrim bu kadar çok çeşitliliğin olmasının zarardan çok fayda sağladığı yönünde.
Eskiden insanlar okuyacak Türkçe kaynak bulamazlarmış, şimdi çeviriler gırla gittiği gibi, dergiler de mevcut. Türk yazarlar da bol bol kitap çıkarıyor. Yine kızıyorlar herkes yazar oluyor diye. Varsın olsun ne olur ki herkes yaratıcılığını ortaya koyuyor işte. Okuyucusu varsa ne ala! Her topal satıcının bir kör alıcısı vardır derler. Herkese okuyacak birşeyler üretiliyor demek ki. Ne muhteşem değil mi?
Belki de ben çok pozitifimdir bu anlamda bilemiyorum ancak kişisel olarak şifacı, manevi hoca, yoga hocası ve eğitim enflasyonuna hiç karşı değilim.
Eskiden de çok karşı değildim ancak rehber ve eğitim seçerken çok dikkatli olunması gerektiğini düşünürdüm. Hatta hocaların hayatlarına bakardım bolluk bereket içinde, aşk içinde yaşıyorlar mı, düzgün ilişkileri var mı, kısaca bana öğrettikleri şeyi hayatlarına entegre ediyorlar mı diye. Bu kriterlere bakmanın bizi doğru rehber ve eğitimlere götüreceğine inancım şimdi de tam olmakla birlikte, bu konuda çok da takıntılı olmamak gerektiği taraftarıyım. Sonuç olarak kendinizi bir eğitimde bulduysanız, yarısında "benim ne işim var burada" noktasına geldiyseniz, mutlaka bir işiniz vardır buna yürekten güvenmelisiniz sadece. Özbeniniz hata yapmaz. Orada olmanızın mutlaka ama mutlaka ulvi bir misyonu vardır. Ya orada duyacağınız bir kelime sizde önemli bir açılıma vesile olacaktır, ya hayatınızda mühim bir rol oynayacak biriyle yollarınız kesişecektir, ya da başka birinin hayat planı nedeniyle orada bulunmanız gerekiyordur ve ne rolünüz olduğunu dahi anlamadan bir olaylar zinciri içerisinde buluverirsiniz kendinizi. Bu durumda kötü eğitim nedir? Ya da yanlış rehber kimdir?
Bırakın Allah aşkına eğer içinizden bir yere gitmeye karşı ciddi bir istek duyuyorsanız, karşı koymayın. Kötü geri bildirimlere de çok kulak asmayın. Soruları dışınıza değil de içinize yöneltin. Dediğim gibi birine iyi gelen bir yöntem diğerinde hiç işe yaramaz. Bence buradaki yegane kriter o kişi ya da eğitime neşe ve coşkuyla yönlendirilip yönlendirilmediğinizdir. İçinizde sıkıntı varsa bilin ki yanlış yoldasınız. Eğer sevinç, neşe, coşku, heyecan varsa bilin ki doğru yoldasınız. O zaman kimseye kulak asmadan yürüyün.
Kalbimizin bizimle konuşması duygular vasıtasıyla olur. Ruhumuz bir deneyimi almak istiyorsa, alması gerekiyorsa, yolu oysa sevinç duyar. Dolayısıyla yolumuza gittiğimizde ya da yöneldiğimizde hissedeceğimiz duygu sevinç ve coşkudur. Eğer yolumuzdan ayrılıyorsak ya da bir süredir yolumuzda değilsek hissedeceğimiz duygu sıkıntı ve hüzündür. Bu durumda depresyon bize ne büyük bir sinyal lambasıdır gôrüyor musunuz? Yolunda değilsin yoluna git demektedir de anlayana:)
Ben bu sevinç - sıkıntı pusulasını karar almam gerektiğinde ya da değişiklik yapmam gerektiğinde hep kullanıyorum. "Kalbimin sesini dinleyim iyi de nasıl?" ın cevabı işte burada gizli.
Yüreğinizin götürdüğü yere gitmeniz dileğiyle güzel bir gün diliyorum.
Sevgiyle,
(Fotoğraf instagram hesabı @kubilay_djfpunto olan fotoğrafçıya aittir)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder